Şu anda, son derece finansallaşmış bir döngünün son aşamasındayız ve piyasa aşırı bir dengesizlik sergiliyor. Bazı kripto varlıklar bir ay içinde on katına çıkabilirken, bir günde %20 düşüş yaşayabiliyor. Bu fenomen sadece yüzeysel bir balon değil, aynı zamanda daha derin sorunları da yansıtıyor: likidite fazlalığı, piyasa çarpıklığı ve kendi çelişkileri altında yavaş yavaş çöken bir ekonomik sistem.
S&P 500 endeksi sürekli yeni zirveler kaydederken, bu sözde 'büyüme' aslında sadece para arzındaki artışın bir yansımasıdır. Enflasyon faktörü dikkate alındığında, 21. yüzyılın başından bu yana S&P 500 endeksi aslında anlamlı bir ilerleme kaydetmemiştir. Bu, mevcut ekonomik büyümenin yanıltıcı doğasını ortaya koymaktadır.
Fed'in para politikası ayarlamaları mevcut ekonomik sorunları çözmekte zorlanıyor. Karşılaştığımız daha temel yapısal sorunlar var, bunların en kritik olanı borç sisteminin yavaşça çöküşüdür. Modern para düzeni sürekli genişleyen bir borç temeli üzerine inşa edilmiştir ve bugün bu sistem, uzlaşmaz iç çelişkilerle karşı karşıya. Geçmişte 'borç ne kadar fazla, refah o kadar yüksek' yanlış anlayışına dayanan politikalar, teşvik planları, kurtarma programları gibi, artık ekonominin yüzeysel refahını sürdüremiyor.
Aslında, bu sistemin kademeli çöküşüne tanık oluyoruz. Verimlilik artışı duraklama aşamasında, nüfus yapısındaki değişiklik bu ekonomik sistemle ters orantılı ve çalışma çağındaki nüfusun azalması bu sorunu daha da artırıyor. Bu faktörler, basit para politikası ayarlamaları ile çözülemeyen yapısal bir krizi bir araya getiriyor.
Bu tür bir durumla karşı karşıya kaldığımızda, ekonomik büyümenin doğasını yeniden düşünmemiz ve sınırsız borç genişlemesine bağımlı olmayan sürdürülebilir bir gelişim modeli keşfetmemiz gerekiyor. Bu, ekonomik sistemimizi köklü bir şekilde yeniden yapılandırmayı, değer yaratımını yeniden tanımlamayı, kaynak dağılımını optimize etmeyi ve daha adil ve sürdürülebilir bir sosyoekonomik yapı kurmayı gerektirebilir. Bu derin sorunlarla yüzleşmeden, mevcut ekonomik sıkıntılardan gerçekten çıkamayız ve gelecekteki refah için sağlam bir temel atamayız.
View Original
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
Şu anda, son derece finansallaşmış bir döngünün son aşamasındayız ve piyasa aşırı bir dengesizlik sergiliyor. Bazı kripto varlıklar bir ay içinde on katına çıkabilirken, bir günde %20 düşüş yaşayabiliyor. Bu fenomen sadece yüzeysel bir balon değil, aynı zamanda daha derin sorunları da yansıtıyor: likidite fazlalığı, piyasa çarpıklığı ve kendi çelişkileri altında yavaş yavaş çöken bir ekonomik sistem.
S&P 500 endeksi sürekli yeni zirveler kaydederken, bu sözde 'büyüme' aslında sadece para arzındaki artışın bir yansımasıdır. Enflasyon faktörü dikkate alındığında, 21. yüzyılın başından bu yana S&P 500 endeksi aslında anlamlı bir ilerleme kaydetmemiştir. Bu, mevcut ekonomik büyümenin yanıltıcı doğasını ortaya koymaktadır.
Fed'in para politikası ayarlamaları mevcut ekonomik sorunları çözmekte zorlanıyor. Karşılaştığımız daha temel yapısal sorunlar var, bunların en kritik olanı borç sisteminin yavaşça çöküşüdür. Modern para düzeni sürekli genişleyen bir borç temeli üzerine inşa edilmiştir ve bugün bu sistem, uzlaşmaz iç çelişkilerle karşı karşıya. Geçmişte 'borç ne kadar fazla, refah o kadar yüksek' yanlış anlayışına dayanan politikalar, teşvik planları, kurtarma programları gibi, artık ekonominin yüzeysel refahını sürdüremiyor.
Aslında, bu sistemin kademeli çöküşüne tanık oluyoruz. Verimlilik artışı duraklama aşamasında, nüfus yapısındaki değişiklik bu ekonomik sistemle ters orantılı ve çalışma çağındaki nüfusun azalması bu sorunu daha da artırıyor. Bu faktörler, basit para politikası ayarlamaları ile çözülemeyen yapısal bir krizi bir araya getiriyor.
Bu tür bir durumla karşı karşıya kaldığımızda, ekonomik büyümenin doğasını yeniden düşünmemiz ve sınırsız borç genişlemesine bağımlı olmayan sürdürülebilir bir gelişim modeli keşfetmemiz gerekiyor. Bu, ekonomik sistemimizi köklü bir şekilde yeniden yapılandırmayı, değer yaratımını yeniden tanımlamayı, kaynak dağılımını optimize etmeyi ve daha adil ve sürdürülebilir bir sosyoekonomik yapı kurmayı gerektirebilir. Bu derin sorunlarla yüzleşmeden, mevcut ekonomik sıkıntılardan gerçekten çıkamayız ve gelecekteki refah için sağlam bir temel atamayız.